426. Скрипт BG (2).
Люди, как вы? Кто сделал второй кусок? Кто еще не сделал - не подглядывайте.
Для остальных - сравним наши версии:
Для остальных - сравним наши версии:
47. Çıktıklarında da yorgunluktan sere serpe uzanıyorlar.
48. Dişilerin aksine yazı kuru topraklarda geçiriyorlar.
49. Ortam kalabalık, gergin ve rahatsız olsa da en azından güvendeler.
50. Ama dişilerin şansı yok - buzlar erimiş.
51. Eskiden donmuş olan bu denizler şimdi sadece açık sular.
52. Doğaları gereği uzun mesafeler yüzemezler.
53. Buz tabakalarının üstünde dinlenmeye alışkın olan dişiler yolculuklarına yeni ve tehlikeli bir ayak ekleyecekler.
54. Rus sahilleri boyunca yüzerek Güney'e dönüyorlar.
55. Göçlerin devasa kesişme noktasına doğru yol alıyor ve erkeklerin hak iddia ettikleri sahillere varıyorlar.
56. Sahile çıkmaya uygun sadece birkaç nokta var.
57. Erkek kalabalığının arasına geçerek karaya ayak basmaları gerek.
58. Geri dönüş yok.
59. Kuzey kutbu saatinin mekanizmasını oluşturan buzların çözülmesi ile burada sıkışıp kaldılar.
60. Saatin yapımcısı olan güneşin gök yüzündeki açısıysa gün geçtikçe yükseliyor.
61. Buzlu günler çok geride kaldı.
62. Genç hayatlar tehlikede.
63. Hareket, özgürlük ve göç daima Batı Amerika'nın simgeleri arasında yer almıştır.
64. Hem hayvanlar hem de insanlar için.
65. Gururlu özgür ve sürekli hareket halinde.
66. Artık o günler geride kaldı ama boyun eğmez bir canlı kadim yolculuğuna devam etmekte kararlı.
67. Çatal boynuzlu Amerikan Antilobu.
68. Her yıl küçük bir hayvan topluluğu Kuzey kutup bölgesinin güneyinde Amerika kıtasındaki en uzun göç yolunu izliyor.
69. Sadece bu iki yüz adet kararlı hayvan eski göç yollarına bağlı kalmayı başardı.
70. Adına Amerikan Antilobu dense de bu hayvan aslında bir antilop değil.
71. Hatta Dünya'nın hiçbir yerinde yaşayan bir akrabası yok.
72. Yeni Dünya'nın açık ara farkla en hızlı kara hayvanı olma ünvanına sahip utangaç ve bi o kadar da cesur Amerikan Antilobu saatte doksan altı kilometreyi bulan bir hıza ulaşabiliyor.
73. Mevsimsel saatin gerisinde kalmamak için hıza ve dayanıklılığa ihtiyacı olacak.
74. Bu sürü Güney Wyoming'den Kuzey'de yavrulama yerleri olan Teton Sıradağlarına kadar yüz doksan kilometreden uzun bir yol katedecek.
75. Bu, zorluklarla dolu bir yolculuk.
76. Amerikan Antilobu'nun evrimindeki hiçbir şey onları bu mücadaleye karşı hazırlayamazdı.
77. Amerikan Antilobu'nun yaklaşık beş yüz metre genişliğindeki insan yapımı geçitlerden geçmesi gerekiyor.
78. Bu yüzden artık iki ayrı mücadele veriyorlar - hem giderek yayılan insanlara hem de değişen mevsimlere karşı.
79. Sonunda daha fazla umut vadeden bir bölgeye ulaşıyorlar
80. Red Hills'in insan eli değmemiş geniş topraklarına.
81. Binlerce nesil boyunca, hafızalarına kazınmış bilgiler sayesinde, ilerde, onları daha iyi toprakların beklediğini biliyorlar.
82. Ama işleri daha bitmedi.
83. Çitler aşılması zor engeller.
84. Ve potansiyel ölüm tuzakları.
85. Ama bu canlının tükenmez yaşama azmini asla hafife almamak gerek.
86. Kış sona ererken, karların erimesi ile doğa değişiyor.
87. Derelerin üstesinden gelinebilir.
88. Ama Gros Ventre gibi nehirler büyük cesaret istiyor.
89. Nadiren görülen bu derin su geçişi çok tehlikeli.
90. Ama Amerikan Antilopları tehlikenin büyüklüğüne rağmen denemeyi seçiyor.
91. Burayı geçtikten sonra Büyük Teton Ulusal Parkındaki güvenli evlerine ulaşıyorlar.
92. Burası dikenli tellerin ve ölümcül otoyolların olmadığı bir yer.
93. Yavrularını büyütmek için en uygun koşulları sunuyor.
94. Her bir yavru hayatta kalmayı başarmış bu cesur hayvanlar için bir zafer simgesi.
95. Daha yeşil otlaklara ulaşmak için tarih öncesi patikaları izleyen hızlı ve yürekli canlılar biz onlara izin verdiğimiz sürece yollarına devam edecek.
96. Afrika'daki otlaklar yeşilden başka her renk olabilir.
97. Sıcak havada gerçekleştirilen iki haftalık yürüyüşün ardından, zebralar Makgadikgadi Tuz Gölleri adı verilen cehenneme ulaştı.
98. Bu gölün mineral çökeltilerini iştahla dişleyip yalıyorlar.
99. Bir ölüm kalım açlığını dindiriyorlar.
100. Zorlu ve garip göçlerinin sırrı artık açığa çıkıyor.
101. Sulak Delta cennetini Dünya'nın en büyük tuz deposuna ulaşmak için terk ettiler.
102. Yeni besinleri ile güç kazanan zebralar keyifle sıçrıyor.
103. Artık su aramak için bu kurak topraklardan ayrılabilirler.
104. Son yağmurdan bu yana uzun zaman geçti.
105. Ama hala birkaç su birikintisi var.
106. Bu su çamur ve tuzdan yoğun bir hal almış olsa da yüzlerce hayvanın susuzluğuna çare olması gerekecek.
107. Huysuz deve kusları zebralara tepeden bakıyor.
108. Su birikintisinin bu dört ayaklıların tekeline geçmesinden hiç de memnun değiller.
109. Bekar erkekler genç dişileri taciz ederek sinirlendiriyor.
110. Dişilerin gözleri kavgalara kilitleniyor.
111. Kavgaların sonuçları kaderleri olacak.
112. Tayların gelecekteki babaları dişleriyle incecik bacaklara saldırıyor.
113. Zafer kazanmış bir erkek haremini bir araya topluyor.
113-1. Tuz göllerinde geçen haftaların ardından su birikintileri kuruyor.
113-1. Tuz göllerinde geçen haftaların ardından su birikintileri kuruyor.
114. Artık Okavango Deltasına gitme zamanı.
115. Tuhaf yolculuklarına aynı yoldan geri dönerek devam edecekler.
116. Ama bu yolculuğun korkunç bir bedeli olacak.
117. Bir anne öldü.
118. Şaşkına dönmüş yavrusu ilerlemeyi redd ediyor.
119. Genç baba çakışan bağlılıkların arasında kalıyor.
120. Oğlu mu yoksa zor elde ettiği haremi mi.
121. Hala anne sütüne muhtaç olan yavru ölmeye mahkummuş gibi görünüyor.
122. Erkek sanki seçeneklerini gözden geçiriyor.
123. Bu arada haremi yola devam etmeye başlıyor.
124. Yavru annesine dönüyor.
125. Onu ayağa kaldırmaya çalışıyor.
126. Bu tercihi onun için ölümcül olabilir.
127. Babası yavrusundan vazgeçmeye niyetli görünmüyor.
128. Birazdan müthiş bir fedakarlık sergileyecek.
В 90-м предложении синеньким - там по смыслу то, а произносит он другие согласные, которые во вменяемый смысл не ложатся.
Общие впечатления у вас какие?... Мне кажется, он однозначно лучше стал говорить. Хочешь -не хочешь, к третьей серии научишься, даже если поначалу не умел членораздельно поизносить звуки. Большой прогресс, молодец. Мы тоже немного поумнели. Всё вместе - просто бальзам на мои раны. А дальше будет еще лучше,- я уверена. И наверняка, если смотреть какие-то интервью ПОСЛЕ 2009 года, то он реально лучше всё произносить должен... То есть... Животные по всей планете должны были рискнуть жизнью и сходить в Миграцию, чтобы про это сделали кино, чтобы ТТ, пока его озвучивает, научился правильно разговаривать. План планетарного масштаба - лишь бы научить его произносить так, чтобы его вообще понять можно было. Бог постарался... Жаль только, что столько невинных животных погибло ради этой великой цели... Но оно того стоило, я считаю. Тэтэшечка, ты молодец, - я, кроме denemeyi, всё отчетливо услышала.
Опять ни одного ненужного по жизни слова. Вся лексика - очень ценная. Жду-не дождусь, когда начнем это разжевывать... Как по-турецки "жду - не дождусь"?

Это он там "завтра" ждет - не дождется (почти три недели назад дело было). "Веревкой притягиваю"... Круть занебесная... Я до сих пор под впечатлением от такого термина.
Нормальные люди сразу фотки смотреть начинают, я думаю. А я - первым делом в буквы лезу. То есть, вот тут, например, я сначала прочитала все хэштэги и его комментарий, потом комментарии всех людей там внизу, потом всё, что написано на плакате на фотке (kır aktivite alanı заберите себе оттуда), потом повторила вслух, как будет yirmi dokuz по-турецки, потом подумала, как, интересно, они 20:00 произносят (реально не знаю, я бы сказала akşam saat sekizde), и только потом, когда ничего больше уже не осталось, "случайно" заметила два его лица на фотке. Но на них ничего не написано... Не, вру. На одном написано "gel güzelim acımayacak", а на другом - "Нравится плакат? Отдам недорого". Серьезно, так и хочется спросить Kaça veriyorsun?... Интересно, кому-нибудь когда-нибудь пришло в голову стырить афишу? Я увидела - и прям пожалела, что не в Анталии. А то "забрала бы себе безвозмездно". Потом придумала бы, для чего она мне нужна.
Так... На завтра - мелочиться не будем, - делаем всё кино до конца. Я даже не буду толкать речь "вы можете, я в вас верю". Он в этом сезоне конкретно поддаётся, напрягаться особо не приходится (постучу по дереву).
Встречаемся завтра aynı yerde aynı zamanda.
Всех öpüyorum..