Turkish4D

Мечтаешь о Турбо-Стартере?
Готов выучить язык за 40 уроков?

СПЕЦИАЛЬНАЯ АКЦИЯ

Доступна удобная оплата по 2 урока.
Учи в своём ритме.
Заказывай уроки по мере необходимости.

Акция действует для языков:

* Кнопка покупки уроков расположена в конце 1-ого бесплатного урока

491. Nemo-4.



Сначала рыба - потом поболтаем.
Uuu, ne güzel vadi. Kimse yok mu? Hadi gidelim.
Yok, vadi çok tehlikeli. Vadinin üzerinden geçeceğiz, hadi gel.
Dur bakalım ortak. İçimden gelen bir ses, vadinin üzerinden değil de içinden geçmemiz gerektiğini söylüyor.
Vadinin halini görmüyor musun. Oraya gidersek kesinlikle ölürüz.
Affedersin ama vadinin içinden geçmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Affedersin ama artık bu konu kapanmıştır. Yüzeyden geçiyoruz.
Yapma! Bana güvenmelisin.
Güvenmek mi?
Evet, güven. Dostlarına güvenmelisin.
Bak! Bir şey parlıyor!
Nerede?
Vadinin yukarısına doğru yüzüyor, hadi gelip bakalım.
Tamam.
Harika! Burada su çok berrak (прозрачная).
Kesinlikle. Şuraya baksana. İşte akıntı orada. Kısa sürede orada olabiliriz.
Merhaba ufaklık.
Bir de vadinin içinden gitmek istemiştin.
Adını Jöle koyacağım ve benim olacak. Ve bu artık benim Jölem olacak. Buraya gel Jölecik. Gel bakalım Jölecik.
Dori! O bir deniz anası (медуза).
Kaka jöle! Yaramaz jöle!
Kış, kış kış, git burdan... Buraya gel. Bir bakayım.
Ah dokunma. Sakın dokunma.
Tamam, dokunmayacağım. Sadece bakacağım.
He! Nasıl oldu da seni sokmadı? (sokmak - жалить. от слова шок запоминайте)
Soktu, ama... kıpırdama... Ben anemonun içinde yaşadığımdan bunun gibi zehirlere alışığım. Buraya gel.
Fena görünmüyor. Yakında bir şeyin kalmaz. Artık dersini aldın, öyle değil mi? Bir daha deniz anasına dokunmak yok. Küçük olduğu için bu kez şanslıydın.
Kıpırdama.
Bu çok kötü, Dori.
Hey, bana bak. Poing poing poing.
Dori!
Beni yakalayamazsın.
Dori! Üzerlerinde zıplama (zıplamak- прыгать) , seni... seni sokamazlar... Üstleri zehirli değil, evet!
Sen de dene. Çok eğlenceli.
Dori. Şimdi beni dinle. Müthiş bir fikrim var. Bir oyun.
Oyun mu?
Evet, oyun.
Oyunlara bayılırım. Ben varım.
Tamam, anlatıyorum. Deniz anası sürüsünü en hızlı geçen oyunuzu kazanıyor.
Tamam.
Kurallar, kurallar kurallar... Uzantılara dokunmak yok. Sadece üstlere.
Uzantılar. Tamam anladım. İşaret ver. Hazırım.
Yo yo yo, bekle. Uzantılarına sokunmak yok dedim. Sakın dokunma. Dori.
Kazanmak için daha hızla gitmelisin.
Dur dur! Dori dur!
Poing poing...
Dur biraz!
Evet. Ölüme meydan okuyoruz. Hem oyun oynuyoruz hem de iyi vakit geçiriyoruz. Bunu yapabilirim. Ama dikkatli ol.
Dikkat et de ben kazanacağım.
Hiç sanmıyorum.
Pes et ya. Evrime karşı gelemezsin. Hızlı yüzme benim işim.
Bir şey soracağım Dori. Acıktın mı?
Acıktım mı?
Çünkü birazdan baloncuklarımı yutacaksın.
{Sola eğimli giriyor mu?} Yolu açın!
Kazanan palyaço balığı. Başardık. Şu halimize bak!
Dori? Oh, yo! Dori Dori!
Diskalifiye mi oldum?
Hayır olmadın. Aslında sen kazandın. Ama uyumaman gerekiyor. Sherman'ın adresi neydi?
P.Sherman, Wallaby yolu, Sydney...
Buldum! Sakın uyuma. Sakın uyuma. Sakın uyuma. Sakın uyumaaaa! Uyuma!
P... Sherman... Wallaby... Yolu... Sydney.
Uyan... Nemo...
Babanı özledin, değil mi, Balıkyemi?
Evet.
Evet. Orada seni arayan biri olduğu için çok şanslısın.
Hayır. O beni aramıyor ki. Babam okyanustan korkar.
Peach! Hareket var mı?
En az dört fınca kahve içti, fazla uzun sürmez.
İzlemeye devam et.
İlk kaçışımdan tuvalete hedeflemiştim ama dişçi aletlerinin üstüne düştüm.
Tuvalet mi?
Bütün sular okyanusa akar evlat.
Vay. Peki kaç kere kaçmayı denedin?
Ah, sayısını unuttum.
Balıklar akvaryum için yaratılmamış evlat. Ruhsal dengimi bozuyor.
Baloncuklar! Baloncuklar! Baloncuklar!
Dikkat! Tuvalet molası. Okumak için dergi de aldı. Dört dakika yirmi saniyemiz var.
Hareket zamanı, Balıkyemi.
Yapabilirsin evlat.
Tamam, acele etmeliyiz. İçeri girdikten sonra alttaki bölüme doğru yüzeceksin, gerisini sonra anlatırım.
Tamam.
Hadi, çok kolay olacak... İyi gidiyorsun. Duyabiliyor musun?
Evet.
İşte taş geliyor... Şimdi, orada küçük bir delik görüyor musun?
Aha.
Tamam. İçinde dönen bir pervane göreceksin. Taşı yavaşça oraya sokup pervanenin durmasını sağla... Yavaş. Dikkat et, Balıkyemi.
Hayır yapamıyorum.
Gil, bu iyi bir fikir değil.
Bir şey olmaz. Tekrar dene.
Tamam.
Sakın Balıkyemi, sakın acele etme.
Başardım! Başardım!
Başardı!
Çok iyi evlat, şimdi yüzerek tüpten (из трубы) dışarı çık.
Gil! Gil!
Balıkyemi!
Olamaz!
Onu çıkarın. Onu hemen tüpten [--].
Yardım edin! Ne yapacağız? Hayır!
Sakin ol evlat. Paniğe kapılma.
Yardım edin.
Balıkyemi, bunun ucunu yakala.
Biraz daha uzatın.
Başka yok.
Hadi Balıkyemi, yakala.
Yakaladım.
Çekin!
Gil. Onu bir daha oraya gönderme.
Nihai(конец/финал, nihayet от него сделан), göndermem.

Ahbap. Ahbap. Hey, uyansana ahbap. Ahbap... Ah, yaşıyor. Merhaba ahbap.
Ne oldu?
Bütün olanları gördüm ahbap. Önce sen şöyle yaptın. Sonra hepimiz şöyle yaptık. Sonra sen şöyle oldun.
Sen neyden bahsediyorsun?
Senden ufaklık? Deniz analarına saldırdın. Yanlış yerde heyecan arıyorsun ahbap. İnanılmaz.
Midem kötü.
Ey, kabuğuma kusma(не блюй) sakın tamam mı? Yeni cilalattım (нашлифовал).
Şey... Bay Kaplumbağa...
Hayır. Bay Kaplumbağa babamdı. Benim adım Crush.
Crush? Sahi mi? Tamam Crush. Doğu Avustralya Akıntısını yakalamam gerekiyor. DAA.
Ahbap. Şu anda tam ordasın. Baksana. Kabuğa sıkı tutun ahbap.
Ne dedin?
Harika! Harika! Evet. Söyle bakalım Doğu Avustralya Akıntısına neden geldin?
Şey. Dori ile Sydney'e gitmeliyiz. Dori! Dori! O iyi mi?
Aaa, küçük mavi mi? Tam altımızda, bak.
Dori Dori Dori Dori!!! Çok, çok özür dilerim. Hepsi benim hatam. Evet, hepsi benim hatam.
Sağım solum sobe saklanmayan ebe (1-2-3-4-5 я иду искать, кто не спрятался - я не виноват). İşte buldum sizi. Beni yakalamazsınız. Sobe!(ты водишь/ты салочка)
Vay be.
Hadi bakalım.
Hayır olamaz!
Hop!(Стоять!) Motoru durdur ahbap. Bakalım küçük Squirt yalnız başına nasıl yüzüyor.
Çok eğlenceliydi. Baba beni gördün mü? Beni gördün mü? Ne yaptığımı gördün mü baba?
Gördüm tabii. Çok yeteneklisin Squirt.
Çak bu yüzgeç... Kafa... Ahbap! O! Tanıştırayım. Palyaço balığı – oğlum. Oğlum – palyaço balığı.
Palyaço mu? Müthiş!
Haklısın.
Belli ki hoşunuza gidecek bir şey yapmışım. Çocuklar!
Kafa ahbap!
Akıntının kenarında kal evlat. Ah, bu harikaymış ya ahbap. Yavrularımızı yumurtadan çıkana kadar kumsalda bırakırız. Sonra bir gün bir bakarız – koca okyanusta yüzmeye başlamışlar.
Tek başlarına mı?
Tabii ya.
Ama ama ama dostum... Hazır olduklarını nasıl anlıyorsunuz?
Aslında anlayamayız. Zamanı gelince, yani kendileri bilir.
Hey! Herkes baksın!
Ben onu tanıyorum. O – deniz anası.
Hadi o zaman, atlayın üzerine!
Durun durun!
Çok komiksin!
Biraz rahat verin! Nefes alamıyorum! Tamam çocuklar. Evet. Tam.. tamam. Tamam. Teker teker (по-одному).
Bay balık. Siz ölü müsünüz?
Affedersin. Ayrıntıları hatırlayamadım da.
Nereye gidiyorsunuz?
Aslında oğlumu kaçırdılar. Oğlumu benden kaçırdılar.
Vay. Çok yazık.
Nasıl oldu?
Yo yo yo çocuklar. Bu konuda konuşmak istemiyorum.
Yaaaa, lütfen.
Peki. Tamam.
Bir resifin içinde yaşıyorum. Çok, çok uzaklarda.
Yaşasın, güzel bir öykü olduğuna eminim.
Oğlumun adı Nemo.
Nemo bana kızmıştı. O kadar sert davranmasaydım her şey farklı olabilirdi, bilmiyorum.
Her neyse açık denizdeki bir tekneye doğru yüzdü. Oraya vardığında dalgıçlarla karşılaştı. Onları durdurmaya çalıştım ama tekne çok hızlıydı. Ben önce onların peşinde okyanusa açıldım....
Ama onları durduramamış. Sonra Nemo'nun babası okyanusa açılmış. Ve korkunç köpek balıklarıyla karşılaşmış.
Onların yüzüne (üfleyip) kaçırmış.
Vay canına, bu inanılmaz!
Sonra üç yüz metre derinliğe dalmış, korkmadı.
Binlerce metre derinliğe. Aşağısı çok karanlıkmış. Hiçbir şey görülmüyormuş... Ne haber ahbap... Sonra uzakta hafif bir ışık görmüş. Ve keskin dişli korkunç bir yaratıkmış(создание).  (.) Sonra da denizden ayrılmayabildiler...
Bu iki küçük balık okyanusta günlerce yavru balığını aramış. Yani şu anda buraya geliyor olabilir. Her an Sydney limanına gelebilir.
Birkaç gün içinde. O kadar kararlı ki, sanırım o balığı hiçbir şey durduramaz. Ta ki oğlunu bulana kadar. Umarım başarır. Bana sorarsanız çok iyi bir baba.
Yem... Yem yem yem yem....
Yeter artık, biraz susar mısınız? Uçan fareler!
Adam Nemo adlı oğluna arıyormuş.
Nemo mu?
Dalgıçlar tarafından resiften kaçırılmış. Ve o palyaço balığı...
Ey, bir daha söyle bakayım. Nemo adında birinden söz ediyordun, değil mi?
Son duyduğumda limana girmek üzereydi.
Harika!
Nasıl? Durumu iyi mi?
Bilmiyorum. Ama sakın ondan bahsetme. D A R...
Önemli değil, kimden bahsettiğinizi biliyorum. Gil... Gil...
Ne haber Balıkyemi?
Durduramadığım için çok özür dilerim.
Yavrum, özür dilemesi gereken asıl benim. Kaçmayı öyle çok istiyordum, okyanusu öylesine özlemiştim ki, seni tehlikeye atmaktan çekinmedim. Hiçbir şey buna değmez. Seni babanla kavuşturamadığım için üzgünüm evlat.
Bu da ne?... Aslında dişinizi çekiyordum. Çocuklar. Neyse ki (хорошо хоть) doğru dişi çektim sayın başbakan.
Nigel, maalesef diş çekilmesini kaçırdın.
Oh, periodontal ligamenti (kaldırlaştırma???) kaldırdı(отменил) yoksa? Ben neler söylüyorum böyle? Nemo, Nemo nerede? Onunla konuşmalıyım.
Ne? Ne oldu?
Baban bütün okyanusu karış karış dolaşıp seni arıyor.
Babam mı?
Vay canına.
Sahi mi?
Evet. Yüzlerce bin yol katetmiş. Köpek balıkları ve deniz anaları ile savaşmış.
Köpek balıkları mı? Yo, babam olamaz.
Emin misin? Adı neydi. Avlanan balık türlerinden biriydi. Ton mu? Kefal?
Marlin.
Evet, o. Resiften gelen küçük palyaço balığı.
Evet! Bu babam. Köpek balıklarını yenmiş.
Tam üç tane oldukları mı dedim.
Üç mü?
Üç tane mi?
O dört bin sekiz yüz dişli mi?
Dinle evlat. Oradaki dalgıç tarafından kaçırılınca, baban seninle içinde tekneyi izlemiş.
Sahi mi?
Durmadan yüzmüş yüzmüş. Üç dev köpek balığının eline düşene kadar yüzmeye devam etmiş. Onlardan kurtulmuş. Sonra binlerce metre derinliğe dalmış. Orada kocaman ışık olan bir canavar varmış. Canavarı da kayaya bağlamış. Ona karşılama ne olmuş? Deniz anası ordusuyla şavaşmak zorunda kalmış. Ama şimdi deniz kaplumbağaları ile Doğu Avustralya Akıntısını izliyor. Şu an (...) bu dolaba doğru geliyor. Şu anda Sydney'e!
Vay canına.
Fedakar bir baba.
Seni aramaktan vazgeçmemiş, Balıkyemi.
Filtreye doğru yüzüyor.
Balıkyemi!
Deneme!
Balıkyemi!
Hayır!
Sana yardım edeceğiz.
Onu çıkarmalıyız. Yardım edin.
Hadi çıkarın onu!
Balıkyemi! İyi misin? Beni duyuyor musun? Balıkyemi! Nemo! Beni duyuyor musun?
Evet, duyuyorum.
Balıkyemi! Başardın!
Senin için çok... mikroplusun!
Çok cesursun evlat.
Pekala çete(команда). Darla gelmeden önce önümüzde tam 48 saat kaldı. Akvaryum bir süreçte kirlenecek ama hızlandırmak için elemizden geleni yapmalıyız.
Jacques!
Oui!
Temizlik yok!
Kabul ediyorum.
Hepiniz olabildiğince kirletin. Pis şeyler düşünün. Akvaryumu öylesine kirleteceğiz ki, dişçi temizlemek zorunda kalacak.
Aferin!

Красненьким, как всегда - новые термины, а синеньким - то, что я бы, на вашем месте, выучила.

Нашла вам видюшку, на английском, правда. Про морского черта (та страшная рыбка с лампочкой). Кому на живую охота посмотреть? Вот...


Прикольно?... Это - девочка. Они максимум 9 см в длину достигают, и это у них разного вида "заманухи" на веревочке... Лампочки, червячки, всякие дразнилки. Кстати, чтобы сделать "лампочку", она собирает на свою палочку флуоресцентные бактерии... Вот... А мальчики - вообще как мальки, мелкие-мелкие. Про размножение интересно: самец кусает самку, и, переваривая (сам же) своё лицо, врастает в её тело. Дальше он переваривает собственный пищеварительный тракт, мозг, глаза и сердце, и атрофируется (еще бы..), оставляя только пару гонад (ммм... как бы по-научному сказать... яйца свои, короче) со спермой, которые выделяют эту сперму в тело самки. То есть... от мужика остается только "самое необходимое"... Про это тоже есть маленькое видео.



Хорошо, теперь поболтаем. Продолжим разговор о мужчинах, так сказать.
Сегодня у Озана день рожденья. Озан, с днем рождения тебя, мужик... Надо будет по такому случаю что-то себе подарить (у нас же прекрасная традиция - мы на чужие дни рождения себе подарки делаем). А чего бы такого себе подарить?... Подарки выбирать так сложно... Придумаю - расскажу, короче.
Так... А дня два назад жена устроила Озану вечеринку-сюрпиз, и кто-то слил информацию, что Озан на этой вечеринке сказал (по пьяни, очевидно), что Тэтэшкин альбом - закончен. Эта инфа блеснула у какого-то фаната в Инстаграме, как раз пару дней назад, а у меня Инстаграм достоверным источником не считается. Поэтому я, как человек, который уже уверовал в то, что çok yakında в Турции - это года два-три, даже не подняла бровь. А Галя позвонила и спросила "а вдруг правда?" А я говорю - если это вдруг и правда, то я знаю, что произошло... У Озана лопнуло терпение... раньше, чем у меня. Поэтому он разразился истеричными криками "Да ты достал! Маньяк совершенства! Я старею! Заколебал уже переделывать твой альбом! Забирай свои манатки,... eşyaların, так сказать... забирай свои трэки,- и иди отсюда!", - и вытолкал Тэтэ из студии... А потом позвонил жене и сказал "Всё. Работа над Тэтэшкиным альбомом - закончена. Можем ехать в отпуск, дорогая"... Озан... Своим ангельским терпением ты заслужил себе место в раю. 
Кто хочет глянуть на видео с вечеринки Озана?...
И всё бы ничего, но сегодня Гугл мне присылает статью из Uçan Kuş, которая меня очень повеселила.
Показываю:


Да. Тут тоже говорят, что альбом закончен (почему-то четко к концу марта, как я и просила в 467 уроке, но это просто совпало, как обычно). НО... Никого ничто не смущает?... А меня - смущает...
Покажу вам куски из январских статей (это два с лишним месяца назад).






Озан, мой виртуальный друг... Давай я объясню тебе, как выяснить (для самого себя) пол собственного ребенка, а то ты то oğlum, то kızım на бедного младенца говоришь, - никак решить не можешь, мальчик у тебя, или девочка... Так забегался, так заработался в студии, что забыл, наверное... Это Тэтэ виноват, по-любому. Загонял тебя... Значит, смотри,- это очень легко: аккуратно вынимаешь ребеночка из кроватки, кладешь на диван и снимаешь с него памперс... "Там" должно быть сразу видно, по идее...  Что?... Нет, "там" - это на ребенке, а не на памперсе... Ты записываешь?... А ты записывай, а то забудешь... Сам не сможешь или побоишься, - Тэтэ позови, вместе это сделайте,- ему тоже интересно будет... А если он тоже испугается, - наберись смелости и спроси у жены. Она точно знает.  

Но всё же - такой суспенс, такой суспенс... Можно ставки прям делать. Кто думает, что, когда Озан развернет памперс, окажется, что ребенок - дочка, поднимите мышки... Опускайте... А теперь поднимите мышки, кто думает, что окажется сын?... Отлично. Вот и посмотрим...

Хорошо... На завтра - у нас, по идее, Ахде Вефа (остался один альбом)... Но я предлагаю сделать музыкальную паузу и взять Эдика... В смысле Эдиса. Он, вон, на видео Озановском промелькнул, симпатичный такой. Напомнил о своём существовании. Он нам Benim Ol в 44 уроке (в прошлой жизни) пел. Прикольный. Озан ему диск недавно делал, поэтому он на вечеринке и был (на этой вечеринке все приглашенные - клиенты, которым Озан диски делал, вообще-то, если вы обратили внимание).
Предлагаю вот эту:


Тридцать миллионов просмотров за шесть месяцев... Неслабо. Удачно пошла песня... Не знаю, мне Эдик нравится, - у него на лице написано, что хороший парень... Вы по лицу умеете определять, "хороший парень" или нет?... А я умею... мне кажется... Музыку и слова (не самые легкие) сам написал. Надо ценить такие таланты. Эдичка вне очереди влетает в список тех, чьё имя мы учим наизусть. Обычно это в третье появление происходит, но мы его по блату протолкнем (блог мой, мне можно).  

Переводите-разбирайте песню вперед меня, завтра сравнимся.
А потом сразу Ахде Вефа. Тоже начинайте смотреть тексты, они легкие и короткие.
А потом - опять рыба, до 76.04. Мультик надо успеть закончить - до конца желтой эры. А нам - всего-ничего осталось... Кстати... На какое число назначим 500й урок-юбилей?... Пожелания есть?...  Предлагаю 21 апреля. Пятницу. Хороший день, чтобы что-то начать. Я вообще люблю пятницы.

Всё. Всем удачи, всех обнимаю.