488. Nemo-3.

Ну всё,- рыба готова. Можно "есть". Не очень уверена в некоторых кусках, - если у вас получилось другое,- присылайте, обсудим.
Merhaba Nigel.
Yoksa bir şey mi kaçırdım?
Kanal tedavisi ve iğrenç!
Kanal tedavisi mi? Açmak için ne kullandı?
İnce uçlu delgiyi.
Artık hep onu kullanıyor. Umarım {portal termanusta} yapışkan dolguyu fazla taşırmaz. Merhaba. O da kim?
Yeni geldi. Dişçi resifte yakalamış.
Bir denizli? Demek benimle aynı yerden. Yemeye çalıştığım için özür dilerim. {Balıklar yüzemeye kuşlar yemeye}.
Yo yo yo yo, onlar senin balıkların değil. Benim balıklarım. Git burdan. Hadi, kış kış. Ah. Camı kırıldı. İşte bu Darla. Yeğenim (племянница). Sekiz yaşına basacak (исполнится... переходный "ей будет"). Merhaba ufaklık, yeni sahibine merhaba de.
Cuma günü seni almak için buraya geliyor. Hediyesi sensin. ŞŞşş. Kimseye söyleme.
Evet Bay Tucker, dolgunuz(пломба) kururken ben de gidip biraz dinleneyim. Hemen dönerim.
Oh! Darla!
Ne bu? Ona ne olmuş böyle?
Poşeti hiç durmadan salladı.
Zavallı Chuckles.
Geçen yılki hediyesi oydu.
Klozete (унитаз) atıp sifonu çekti.
O bir balık katili (убийца).
Hayır o kıza gidemem. Babama dönmek zorundayım. Baba, yardım et.
Sıkıştı!
Kimse dokunmasın. Kimse dokunmasın.
Yardım eder misin?
Hayır. Oraya kendin girdin, kendin çıkmalısın.
Gill...
Nasıl çıkacağını görmek istiyorum.
Sakin ol. Şimdi yüzgeçlerini ve kuyruğunu {terslerine olumla}.
Hayır, yapamıyorum. {Yüzgeçimin biri daha küçük}.
Bu beni durdurmamış da. Sadece yapman gerekeni düşün.
Hadi.
Mükemmel.
Evet.
Vay canına, okyanustan, aynı senin gibi Gill.
Evet.
Bu bakışı biliyorum. Aklından neler geçiyor?
Galiba bu gece ufaklık için bir parti vermeliyiz.
Ufaklık, bir ismin var mı?
Nemo, adım Nemo.
Evet.
Vay canına, okyanustan, aynı senin gibi Gill.
Evet.
Bu bakışı biliyorum. Aklından neler geçiyor?
Galiba bu gece ufaklık için bir parti vermeliyiz.
Ufaklık, bir ismin var mı?
Nemo, adım Nemo.
Nemo... Nemo...
Onu yiyecek misin?
Ne yazıyor? Dory... Uyan. Uyansana. Hadi uyan, hadi. Uyan. Uyansana!
Hayır! Köpekbalıkları!... Tozlar.
Maske! Maske nerede?
Yo! Maske! Maskeyi al! Maskeyi al!
Sağolsuz (selamsız sağolsuz - безлюдно) gibi, değil mi? Yankı! Yankı! Hey! Ne yapıyorsun?
Gitti. Maskeyi kaybettim.
Düşürdün mü?
Sen düşürdün.
Oğlumu bulmak için tek şansımdı ama artık yok.
Hey bana bak asık surat. Hayat zorlaşınca ne yapacaksın?
Ne yapacağımı bilmiyorum.
Yüzmeye devam et. Yüzmeye devam et. Yüzmeye devam et, devam et, devam et. Ne yapacakmışız? Yüzüyoruz, yüzüyoruz.
Dory şarkıyı kes (хватит петь). Dory!
Bayılırım yüzmeye. Canın sıkılıyorsa yüz, ve keyfin yerine gelsin.
Dory. Şarkı kafama takıldı. İstesem bile onu unutamayacağım. Takıldı bi kere.
Özür dilerim.
Dory. Bir şey görüyor musun?
Bir şey bana dokundu.
O bendim. Üzgünüm.
Eh kim var orda?
Kim mi var? Kim olabilir ki - benim.
Yoksa içimdeki küçük ses misin?
Şey... Evet, evet evet evet, içindeki küçük sesim. Uzun zamandır konuşmamıştık. Nasılsın?
Eh, fena sayılmam.
Evet, iyi. Şimdi beni iyi dinle Dory. Bir şey görüyor musun?
Evet, görüyorum. Bir ışık.
Işık mı?
Evet, orada.
İçimdeki ses - ben öldüm mü?
Hayır. Ben de görüyorum. Nedir bu?
Ne kadar güzel bir şey.
Çok mutlu hissediyorum. Benim için alışılmadık(непривычная) bir durum.
Dokunmak istiyorum.
Hemen geri dön. Hadi hemen geri dön.
Seni yalakayacağım.
Seni yakalayacağım.
Seni yakalayacağım.
Seninle birlikte yüzeceğim.
Seni yakalayacağım.
Senin en iyi dostun olacağım.
Birden yaşam kaçtı. (ну всё, веселье кончилось)
Hiçbir şey göremiyorum. Nereye gittiğimi göremiyorum. Maske.
Hangi maske?
Tamam işte. Ben de göremiyorum. Hey, bak, maske!
Okusana!
Böyle göremem. Biraz daha yakına getirsene ışık gerekiyor. Harika oldu! Evet, tam orada kal.
Hadi oku.
Peki, peki. Baş üstüne, patron.
P... Sher- sher-maaa-nnn... Ah! İlk satır(строчка) P. Sherman.
P.Sherman'ın hiçbir anlamı yoooook.
Tamam. İyi, ikinci satır.
Lütfen...
Işık ama!... İkinci satır da Wallaby yolu yazıyor.
Oh, harika. Biraz acele et, hızla oku, tahmin yürüt (соображай/вычисляй), acele etme, sorun yok. Ama büyük bir sorun var. Sorun var, başımız büyük dertte.
Buldum! Buldum! Syndey!
Ben öldüm. Öldüm. Öldüm. Öldüm.
Başardık! Başardık. O, evet, başardık! Lokanta kapalı, lokanta kapalı yok yok yok...
Lokanta kapalı, lokanta kapalı yok yok yok... sen de diyet! (ресторан закрыт, а ты на диете, - из рекламы какой-то, что ли, дразнилка. Типа "так тебе и надо, мало шоколада").
Dory! Orada ne yazıyordu? Maskede ne yazıyordu?
P.Sherman 42 Wallaby yolu Sydney. Ah! Ne yazdığını unutmadım! Çoğunuluka unuturdum ama bu kez unutmadım!
Dur dur dur dur dur! Orası neresi?(а это где?)
Bilmiyorum. Kimin umurunda? Unutmadım. P.Sherman 42 Wallaby yolu Sydney. Bak, yine hatırladım.
Pst. Nemo... Nemo... Suivez-moi. Beni izle.
Adın nedir?
Eee, Nemo.
Bloat kardeş, açıkla.
Nemo, turuncu beyaz renkli yeni balık. Wannahockaloogie zirvesine çağrılma nedenin akvaryum kardeşliği kavramı çerçevesinde aramıza katılmanı çok istememiz*** (потом отдельно объясню).
Aaa?
Yani katılmanı istiyoruz.
Sahi mi?
Ama ateş çemberinden geçmeyi başarırsan tam iyi... Ateş çemberini yak, ateş çemberini yak. Yapabileceğini söyledin. Ateş çemberiiiiii
Baloncuklar, baloncuklar!
Bunun başka yolu yok mu? O daha(еще) bir çocuk.
Bundan böyle yeni bir adın olacak (это var olacak). Balıkyemi.
Balıkyemi.
Hoş geldin, Balıkyemi kardeş.
Balıkyemi u-ha-ha.
Bu kadar şamata (суматоха... как шаматаха запоминайте) yeter.
Balıkyemi artık bizden biri, tamam mı?
Tamam.
Bu yüzden onu ölüme gönderemeyiz. Darla beş gün sonra geliyor. Bu durumda ne yapacağız? Size ne yapacağımızı söyleyeyim. Onu burdan kurtaracağız, kaçmasına yardım edeceğiz.
Kaçmak mı? Sahi mi?
Hepimiz birlikte kaçacağız.
Gill, lütfen, yine şu kaçış planlarına başlama.
Affedersin ama şu ana kadar (пока что) hiçbir şeye yaramadı.
Evet, bunun diğerlerinden farkı ne?
Çünkü artık o var.
Ben mi?
Filtreyi görüyor musun?
Evet.
O şeyin içine girip çıkabilecek sadece sen varsın. Senden yapmanı istediğimiz - bir taş alıp oraya koyman ve pervaneyi durdurman. O zaman akvaryumun içindeki su gittikçe(постепенно) kirlenmeye başlayacak (kirli грязный, kirlenmek - загрязняться). Böylece dişçi akvaryumu temizlemek zorunda kalacak.
Temizlerken de bizi akvaryumdan çıkarıp tek tek poşetlere koyacak, ve poşetler tezgahtan(прилавок/стол/стэнд) aşağı yuvarlanıp pencereden dışarı çıkacağız, sonra da otların arasında yuvarlandıkça ileri geçip limana ulaşacağız. Bu sefer başarayacağız. Kim geliyor?
Ben! ben! Ben!
Aklınızı kaçırmışsınız? Alınma evlat, ama pek de iyi bir yüzücü değilsin.
Bunu yapabilecek kadar iyi. Evet Balıkyemi. Ne diyorsun?
Hadi yapalım.
Bilmiyor musun? Daha önce de söyledim. Ben P.Sherman 42 Wallaby Yolu Sydney'e gidiyorum. Nereye gidiyorsun? Ben P.Sherman 42 Wallaby Yolu Sydney'e gidiyorum. Sana söylüyorum. Evet, ben P.Sherman 42 Wallaby Yolu Sydney'e gidiyorum. Nereye? Ah, özür dilerim, duymadım. P.Sherman 42 Wallaby Yolu Sydney...
Özür dilerim, merhaba. Bir adres soracaktım, merhaba. Durun durun durun. Bekleyin. Sürdürebilir misiniz? Ey! Bekleyin! Durun bir dakika. Bir şey sormaya çalışıyorum. Lütfen, lütfen buraya gelin çocuklar. Akıl soracağım. Acabaaa.... İşte yine gittiler. Off.
Hep aynı şey tekrarlamak zorunda kalıyorum. Neyse tekrarlıyorum. Söylemekten bıkmıyorum. P.Sherman...
Tamam, pekala. Ama bir sorun var... Sanırım bundan sonra yani bence yola yalnız devam etsem daha iyi olacak.
Tamam.
Tek başıma. Yani sen olmadan. Tabii senden ayrılmak istemiyorum demek istediğim seni yanımda istemiyorum. Şey aslında seni kırmak istemiyorum.
Ayrılmak istiyorsun?
Demek istediğim evet. Evet. Artık daha fazla vakit kaybetmek istemiyorum ve sen bana durmadan vakit kaybettiriyorsun. Bazen işe yarıyorsun. Sen o balıklardansın. Yani gecikmeyene doğru (в смысле, по отношению к тем, кто не опаздывает).
Yani beni sevmiyor musun?
Yo, tabii ki seni seviyorum, seni sevdiğim için benimle gelmeni istemiyorum, duygularım çok karmaşık. Ooo, ağlama. Seni seviyorum.
Ey, sen! Bayan, sizi rahatsız mı ediyor?
Hatırlamıyorum. Öyle mi?
Yo yo yo... Biz sadece... biz... Yardım edebilir misiniz? Acaba...
Dinle ahbap. Biz bayanla konuşuyoruz, seninle değil. Heey, taklit(иммитация) sever misiniz? Pekala. Provaya başlıyoruz baylar.
Şimdi ne olduk? Bil bakalım.
Ah, böyle bir şey görmüştüm.
Uzun burunlu bir balığım, kılıç(меч) gibi.
Bekle bekle
Kılıç balığı oldular.
Ey, palyaço, bırak da bayan söylesin. Tereyağı nerede?
Tam dilimin ucunda.
Istakoz.
Kopya çektin. (Ты подглядывал/списывал/нечестно играл)
Ne?!
Bir sürü (куча) bacağı var, okyanusta yaşar.
Midye?
Yaklaştın.
{///}
Çok iyiler.
Lütfen biri yolu tarif edebilir mi?
Lütfen biri yolu tarif edebilir mi?
Ben çok ciddiyim.
Ne ne ne, ne ne ne...
Teşekkür ederim.
Olmaz. Dur dur, geri dön. hey, sorun ne?
Sorun mu ne? Onlar saçmasapan taklitler yaparken, evimden çok uzaklarda, kendi adını bile unutan bir balıkla uğraşmak (возиться) zorundayım.
Çok zor olduğundan eminim.
Evet. Bu arada oğlum da kayıp.
Oğlun Chico mu?
Nemo.
Ah, tamam.
Ama hiç önemli değil, çünkü bu denizdeki hiçbir balık bana yardım etmiyor.
Ama ben ediyorum ya. Sen burda bekle.
Çocuklar!
Yoksa yine mi rahatsız ediyor?
Oh, hayır hayır, çok iyi biri o, onunla uğraşmayın (не лезьте к нему). Oğlunu kaybetmiş. Fabio.
P.Sherman 42 Wallaby yolu Sydney'i bilen var mı?
Sydney? Tabiii. Tedd'in akrabaları Sydney'de yaşıyor. Değil mi, Tedd?
Evet evet.
Harika! Sydney'i biliyorlar. Nasıl gideceğimizi söyler misiniz?
DAA'yi izlerseniz oraya varırsınız. Yani, Doğu Avustralya Akıntısını. Büyük akıntıdır. Mutlaka görürsünüz. O tarafta. Sonra akıntı yaklaşık.. ne kadar?... bilmiyorum.. Ne dersiniz, çocuklar? Sekiz-dokuz mil mi?
Akıntı sizi Sydney'e çok yakına kadar götürür.
Harika. Çok güzel.
Dory! Başardın!
Yok canım. Ben sadece yardım etmeye yardım etmeyi severim.
Tamam çocuklar, teşekkür ederim.
Lafı bile olmaz. Ama biraz sakinleş (расслабься), tamam mı ahbap?
Çocuklar, çok doğru söylüyorsunuz. Hoşça kalın.
Bayan! Bir şey daha.
Evet.
Vadiye (у нас это всё время долиной было, а у них тут каньон) vardığınızda içinden geçin, üstünden değil.
Vadi. İçinden geç, üstünden değil. Tamam, hatırlarım. Ey, ey, beni bekle ortak. Bekle. Ya bekle. Bak sana bir şey söyleyeceğim.
Красным - новые термины, синим - на повторение.
Onu yiyecek misin?
Ne yazıyor? Dory... Uyan. Uyansana. Hadi uyan, hadi. Uyan. Uyansana!
Hayır! Köpekbalıkları!... Tozlar.
Maske! Maske nerede?
Yo! Maske! Maskeyi al! Maskeyi al!
Sağolsuz (selamsız sağolsuz - безлюдно) gibi, değil mi? Yankı! Yankı! Hey! Ne yapıyorsun?
Gitti. Maskeyi kaybettim.
Düşürdün mü?
Sen düşürdün.
Oğlumu bulmak için tek şansımdı ama artık yok.
Hey bana bak asık surat. Hayat zorlaşınca ne yapacaksın?
Ne yapacağımı bilmiyorum.
Yüzmeye devam et. Yüzmeye devam et. Yüzmeye devam et, devam et, devam et. Ne yapacakmışız? Yüzüyoruz, yüzüyoruz.
Dory şarkıyı kes (хватит петь). Dory!
Bayılırım yüzmeye. Canın sıkılıyorsa yüz, ve keyfin yerine gelsin.
Dory. Şarkı kafama takıldı. İstesem bile onu unutamayacağım. Takıldı bi kere.
Özür dilerim.
Dory. Bir şey görüyor musun?
Bir şey bana dokundu.
O bendim. Üzgünüm.
Eh kim var orda?
Kim mi var? Kim olabilir ki - benim.
Yoksa içimdeki küçük ses misin?
Şey... Evet, evet evet evet, içindeki küçük sesim. Uzun zamandır konuşmamıştık. Nasılsın?
Eh, fena sayılmam.
Evet, iyi. Şimdi beni iyi dinle Dory. Bir şey görüyor musun?
Evet, görüyorum. Bir ışık.
Işık mı?
Evet, orada.
İçimdeki ses - ben öldüm mü?
Hayır. Ben de görüyorum. Nedir bu?
Ne kadar güzel bir şey.
Çok mutlu hissediyorum. Benim için alışılmadık(непривычная) bir durum.
Dokunmak istiyorum.
Hemen geri dön. Hadi hemen geri dön.
Seni yalakayacağım.
Seni yakalayacağım.
Seni yakalayacağım.
Seninle birlikte yüzeceğim.
Seni yakalayacağım.
Senin en iyi dostun olacağım.
Birden yaşam kaçtı. (ну всё, веселье кончилось)
Hiçbir şey göremiyorum. Nereye gittiğimi göremiyorum. Maske.
Hangi maske?
Tamam işte. Ben de göremiyorum. Hey, bak, maske!
Okusana!
Böyle göremem. Biraz daha yakına getirsene ışık gerekiyor. Harika oldu! Evet, tam orada kal.
Hadi oku.
Peki, peki. Baş üstüne, patron.
P... Sher- sher-maaa-nnn... Ah! İlk satır(строчка) P. Sherman.
P.Sherman'ın hiçbir anlamı yoooook.
Tamam. İyi, ikinci satır.
Lütfen...
Işık ama!... İkinci satır da Wallaby yolu yazıyor.
Oh, harika. Biraz acele et, hızla oku, tahmin yürüt (соображай/вычисляй), acele etme, sorun yok. Ama büyük bir sorun var. Sorun var, başımız büyük dertte.
Buldum! Buldum! Syndey!
Ben öldüm. Öldüm. Öldüm. Öldüm.
Başardık! Başardık. O, evet, başardık! Lokanta kapalı, lokanta kapalı yok yok yok...
Lokanta kapalı, lokanta kapalı yok yok yok... sen de diyet! (ресторан закрыт, а ты на диете, - из рекламы какой-то, что ли, дразнилка. Типа "так тебе и надо, мало шоколада").
Dory! Orada ne yazıyordu? Maskede ne yazıyordu?
P.Sherman 42 Wallaby yolu Sydney. Ah! Ne yazdığını unutmadım! Çoğunuluka unuturdum ama bu kez unutmadım!
Dur dur dur dur dur! Orası neresi?(а это где?)
Bilmiyorum. Kimin umurunda? Unutmadım. P.Sherman 42 Wallaby yolu Sydney. Bak, yine hatırladım.
Pst. Nemo... Nemo... Suivez-moi. Beni izle.
Adın nedir?
Eee, Nemo.
Bloat kardeş, açıkla.
Nemo, turuncu beyaz renkli yeni balık. Wannahockaloogie zirvesine çağrılma nedenin akvaryum kardeşliği kavramı çerçevesinde aramıza katılmanı çok istememiz*** (потом отдельно объясню).
Aaa?
Yani katılmanı istiyoruz.
Sahi mi?
Ama ateş çemberinden geçmeyi başarırsan tam iyi... Ateş çemberini yak, ateş çemberini yak. Yapabileceğini söyledin. Ateş çemberiiiiii
Baloncuklar, baloncuklar!
Bunun başka yolu yok mu? O daha(еще) bir çocuk.
Bundan böyle yeni bir adın olacak (это var olacak). Balıkyemi.
Balıkyemi.
Hoş geldin, Balıkyemi kardeş.
Balıkyemi u-ha-ha.
Bu kadar şamata (суматоха... как шаматаха запоминайте) yeter.
Balıkyemi artık bizden biri, tamam mı?
Tamam.
Bu yüzden onu ölüme gönderemeyiz. Darla beş gün sonra geliyor. Bu durumda ne yapacağız? Size ne yapacağımızı söyleyeyim. Onu burdan kurtaracağız, kaçmasına yardım edeceğiz.
Kaçmak mı? Sahi mi?
Hepimiz birlikte kaçacağız.
Gill, lütfen, yine şu kaçış planlarına başlama.
Affedersin ama şu ana kadar (пока что) hiçbir şeye yaramadı.
Evet, bunun diğerlerinden farkı ne?
Çünkü artık o var.
Ben mi?
Filtreyi görüyor musun?
Evet.
O şeyin içine girip çıkabilecek sadece sen varsın. Senden yapmanı istediğimiz - bir taş alıp oraya koyman ve pervaneyi durdurman. O zaman akvaryumun içindeki su gittikçe(постепенно) kirlenmeye başlayacak (kirli грязный, kirlenmek - загрязняться). Böylece dişçi akvaryumu temizlemek zorunda kalacak.
Temizlerken de bizi akvaryumdan çıkarıp tek tek poşetlere koyacak, ve poşetler tezgahtan(прилавок/стол/стэнд) aşağı yuvarlanıp pencereden dışarı çıkacağız, sonra da otların arasında yuvarlandıkça ileri geçip limana ulaşacağız. Bu sefer başarayacağız. Kim geliyor?
Ben! ben! Ben!
Aklınızı kaçırmışsınız? Alınma evlat, ama pek de iyi bir yüzücü değilsin.
Bunu yapabilecek kadar iyi. Evet Balıkyemi. Ne diyorsun?
Hadi yapalım.
Bilmiyor musun? Daha önce de söyledim. Ben P.Sherman 42 Wallaby Yolu Sydney'e gidiyorum. Nereye gidiyorsun? Ben P.Sherman 42 Wallaby Yolu Sydney'e gidiyorum. Sana söylüyorum. Evet, ben P.Sherman 42 Wallaby Yolu Sydney'e gidiyorum. Nereye? Ah, özür dilerim, duymadım. P.Sherman 42 Wallaby Yolu Sydney...
Özür dilerim, merhaba. Bir adres soracaktım, merhaba. Durun durun durun. Bekleyin. Sürdürebilir misiniz? Ey! Bekleyin! Durun bir dakika. Bir şey sormaya çalışıyorum. Lütfen, lütfen buraya gelin çocuklar. Akıl soracağım. Acabaaa.... İşte yine gittiler. Off.
Hep aynı şey tekrarlamak zorunda kalıyorum. Neyse tekrarlıyorum. Söylemekten bıkmıyorum. P.Sherman...
Tamam, pekala. Ama bir sorun var... Sanırım bundan sonra yani bence yola yalnız devam etsem daha iyi olacak.
Tamam.
Tek başıma. Yani sen olmadan. Tabii senden ayrılmak istemiyorum demek istediğim seni yanımda istemiyorum. Şey aslında seni kırmak istemiyorum.
Ayrılmak istiyorsun?
Demek istediğim evet. Evet. Artık daha fazla vakit kaybetmek istemiyorum ve sen bana durmadan vakit kaybettiriyorsun. Bazen işe yarıyorsun. Sen o balıklardansın. Yani gecikmeyene doğru (в смысле, по отношению к тем, кто не опаздывает).
Yani beni sevmiyor musun?
Yo, tabii ki seni seviyorum, seni sevdiğim için benimle gelmeni istemiyorum, duygularım çok karmaşık. Ooo, ağlama. Seni seviyorum.
Ey, sen! Bayan, sizi rahatsız mı ediyor?
Hatırlamıyorum. Öyle mi?
Yo yo yo... Biz sadece... biz... Yardım edebilir misiniz? Acaba...
Dinle ahbap. Biz bayanla konuşuyoruz, seninle değil. Heey, taklit(иммитация) sever misiniz? Pekala. Provaya başlıyoruz baylar.
Şimdi ne olduk? Bil bakalım.
Ah, böyle bir şey görmüştüm.
Uzun burunlu bir balığım, kılıç(меч) gibi.
Bekle bekle
Kılıç balığı oldular.
Ey, palyaço, bırak da bayan söylesin. Tereyağı nerede?
Tam dilimin ucunda.
Istakoz.
Kopya çektin. (Ты подглядывал/списывал/нечестно играл)
Ne?!
Bir sürü (куча) bacağı var, okyanusta yaşar.
Midye?
Yaklaştın.
{///}
Çok iyiler.
Lütfen biri yolu tarif edebilir mi?
Lütfen biri yolu tarif edebilir mi?
Ben çok ciddiyim.
Ne ne ne, ne ne ne...
Teşekkür ederim.
Olmaz. Dur dur, geri dön. hey, sorun ne?
Sorun mu ne? Onlar saçmasapan taklitler yaparken, evimden çok uzaklarda, kendi adını bile unutan bir balıkla uğraşmak (возиться) zorundayım.
Çok zor olduğundan eminim.
Evet. Bu arada oğlum da kayıp.
Oğlun Chico mu?
Nemo.
Ah, tamam.
Ama hiç önemli değil, çünkü bu denizdeki hiçbir balık bana yardım etmiyor.
Ama ben ediyorum ya. Sen burda bekle.
Çocuklar!
Yoksa yine mi rahatsız ediyor?
Oh, hayır hayır, çok iyi biri o, onunla uğraşmayın (не лезьте к нему). Oğlunu kaybetmiş. Fabio.
P.Sherman 42 Wallaby yolu Sydney'i bilen var mı?
Sydney? Tabiii. Tedd'in akrabaları Sydney'de yaşıyor. Değil mi, Tedd?
Evet evet.
Harika! Sydney'i biliyorlar. Nasıl gideceğimizi söyler misiniz?
DAA'yi izlerseniz oraya varırsınız. Yani, Doğu Avustralya Akıntısını. Büyük akıntıdır. Mutlaka görürsünüz. O tarafta. Sonra akıntı yaklaşık.. ne kadar?... bilmiyorum.. Ne dersiniz, çocuklar? Sekiz-dokuz mil mi?
Akıntı sizi Sydney'e çok yakına kadar götürür.
Harika. Çok güzel.
Dory! Başardın!
Yok canım. Ben sadece yardım etmeye yardım etmeyi severim.
Tamam çocuklar, teşekkür ederim.
Lafı bile olmaz. Ama biraz sakinleş (расслабься), tamam mı ahbap?
Çocuklar, çok doğru söylüyorsunuz. Hoşça kalın.
Bayan! Bir şey daha.
Evet.
Vadiye (у нас это всё время долиной было, а у них тут каньон) vardığınızda içinden geçin, üstünden değil.
Vadi. İçinden geç, üstünden değil. Tamam, hatırlarım. Ey, ey, beni bekle ortak. Bekle. Ya bekle. Bak sana bir şey söyleyeceğim.
Красным - новые термины, синим - на повторение.
Одно предложение разобрать вам хотела... Не потому, что думаю, что вы сами не сможете, а потому что боюсь, что вам самим лень будет.
Wannahockaloogie zirvesine çağırılma nedenin akvaryum kardeşliği kavramı çerçevesinde aramıza katılmanı çok istememiz.
Подлежащее nedenİN - твоя причина. Сказуемое - istememiz - наше желание. Странно сделано, - я настолько не уверена была, что пошла и у турка за поцелуй выменяла "OK" на мой транскрипт. Такие жертвы, такие жертвы... всё ради образовательных целей.


Вот я уважаю этого парня. Он понял, что ко мне - только с грамматическими терминами... хоть и с неправильными. Лишь бы показать, что он вообще такое знает. Поэтому он там понтуется, что подлежащее там - невидимое, и что это страдательный залог в транспонированном предложении. Нет там транспонированного предложения никакого, и подлежащее чётко прописано, но всё равно, его порыв - похвален. Честно заработал эмотиконку.
Так... Что там, значится.
Ляляля zirvesine çağrılma nedenin - причина, по которой ты был вызван на вершину Ляляля (это они сами придумали название горы). Чтобы получше уложить это в русскую логику, думайте, что вам повестка пришла в суд. И соседу вашему тоже пришла. А он стоит со своей бумажкой, читает и спрашивает - "а у тебя какая причина вызова?" Вот тут - вы четко переведете Senin çağrılma nedenin nedir? Ну, типа, "в твоей графе çağrılma nedeni чего написано"? Тут эти рыбы пытаются разыграть торжественно-официальную сцену. Поэтому используют такую бюрократическую лексику. Это редкое дело, на каждом шагу такого не встретишь, но всё же... Вот... И они говорят (senin) Wannahockaloogie zirvesine çağrılma nedenin - это... akvaryum kardeşliği (аквариумного братства) kavramı (концепции/понятия) çerçevesinde (в рамках) aramıza katılmanı çok istememiz (наше сильное желание, чтобы ты присоединился к нам). То есть... НАШЕ СИЛЬНОЕ ЖЕЛАНИЕ, ЧТОБЫ ТЫ ПРИСОЕДИНИЛСЯ К НАМ В РАМКАХ КОНЦЕПЦИИ АКВАРИУМНОГО БРАТСТВА.
Слова, вообще-то, все знакомые. Çerçeve - это рама для картины, или рама окна... Вы с этим словом должны были столкнуться, когда песню "Я тебя рисую" на турецкий переводили. Kavramak/понимать/осознавать у нас был в Fıkra-242 (Nihayet kavradım senin aşkın bir fıkraymış) и в Мотыльке. Kavram от него - понятие/концепция. То есть, пугаться нечего совсем.
Всё. Учите новые слова, и можем поиграться. Заметили, на какой сверхсветовой скорости говорят все эти рыбы?... Ваша задача сегодня - прочитать этот текст - быстро-быстро, даже быстрее, чем они. Но с выражением, чтобы смысл понятен был. Попробуйте, даже несколько раз.
Следующий кусок - до 61.20. Ничего не знаю - нам этот мультик надо досмотреть ДО того, как мы покинем желтую эру. Я где-то раньше ляпнула, что следующая эра будет зеленая, - и чего-то все сразу как-то смирились, никаких других предложений не поступило. Поэтому - аминь, yeşil olsun. Всё равно лето на носу, у нас 26 градусов уже. А я - даже не в курсе была. Поехала в ближайший магазин сегодня, в сапогах, в джинсах и в свитере, как обычно. Выхожу из машины - а там куча ребят в плавках, и с водными лыжами. Они купаться к нам на озеро приехали. Надо срочно летнюю одежду доставать. ГОСПОДИ, спасибо Тебе! Наконец-то лето!
Следующий кусок - до 61.20. Ничего не знаю - нам этот мультик надо досмотреть ДО того, как мы покинем желтую эру. Я где-то раньше ляпнула, что следующая эра будет зеленая, - и чего-то все сразу как-то смирились, никаких других предложений не поступило. Поэтому - аминь, yeşil olsun. Всё равно лето на носу, у нас 26 градусов уже. А я - даже не в курсе была. Поехала в ближайший магазин сегодня, в сапогах, в джинсах и в свитере, как обычно. Выхожу из машины - а там куча ребят в плавках, и с водными лыжами. Они купаться к нам на озеро приехали. Надо срочно летнюю одежду доставать. ГОСПОДИ, спасибо Тебе! Наконец-то лето!